20 Şubat 2014 Perşembe

Yol

Yüzü arkaya dönük koltuklardan birindeyim. Otobüs yarı dolu... Ben, düşüncelerim ve yoldaki diğer otomobiller, gidiyoruz. 
Küçük bir araba. Boyası ve direksiyonundaki gencin yüzü pırıl pırıl. Gülümseyerek, biraz da bu benim mi dercesine, aklında kız arkadaşı gazlamış geçiyor.
İki genç kız yüreğimi hoplatıyor. Aralarında konuşup gülüşüyorlar. Yol umurlarında değil. Araba kendiliğinden gidiyor.
Bir kadın, bir adam, arkada küçük bir kafa seziliyor. Bir ağızdan konuşuyorlar. Arada kahkaha attıklarını görüyorum. Küçük eller arkadan uzanmış omuzlarını tutuyor.
 
Eski model zamanın pahalı arabalarından biri. Fötr şapkayı çıkarmamış direksiyondaki bey. Yanında şık mantosuyla hanımı rahatça oturmuş. Konuşmadan sakince yolu takip ediyorlar. Hanım hafifçe beyefendiye dönerek oturmuş.
 
Yanımızdan onlarca değişik fotoğraf kareleri geçiyor içlerindeki öykülerle.
 
Tek kişilik koltuğumda, nereye gittiğimi görmeden, onları izliyorum kafamdaki düşünceler birer birer uçuşurken.

Hakimevleri, İzmir. 19 Şubat 2014

9 Şubat 2014 Pazar

ifade etmek

'Dünya üzerinde söylenecek her şey söylenmiştir' denir.

Yeni şeyler, söylenecekler kalmadığına göre acaba "nasıl söylendiği" mi önemli?

Edebiyatla, sembolle, resimle, duruşla mı?

Yoksa sadece seyrederek mi?

Ya da ""hepten yok olarak mı"" söylemeli?

Merhaba!

İlk kez  ve bu gün, biraz daha fazla kişiye ulaşabilirim diye burada yazmaya başladım.

Dilerim güzel şeyler olur!